Ermenek Mutlu Sonlu Masöz Ekin
Ermenek Mutlu Sonlu Masöz
Benim dışımda biri tarafınca bedenimde yaratılan zevki hissetmeyi, başka birinin tenini tenimin üzerinde hissetmeyi ben de istiyorum. Dahası, çevremdeki yaşıtım kızlar içinde ilk cinsel ilişkiyi yaşfakat üstünlüğünü ele geçirmeyi de isterim. Bana Ermenek Mutlu Sonlu Masöz niye bu şekilde bir sual sordu ki? İlk seferin iyi mi olaca‐ ğını bugüne dek düşünmedim ve büyük mümkünlıkla hiçbir za‐ man da düşünmeyeceğim. Yalnızca yaşamak isterim ve bunu ileriki yaşamcığımın hüzünlü ve mutsuz anlamış olurında bana eşlik edecek güzel bir anı olarak saklamak isterim, eğer olabilirse tabii. Sanırım o fert, Daniele olabilir. Bir halde öyle olacağını sezinliyorum. Dün gece birbirimize telefon numaralarımızı verdik ve gece yarısından sonra, benim sadece bu sabah okuyabildiğim şu bildiriı göndermiş: “Seninle çok iyi vakit geçirdim, çok sevimlisin ve seni yine görmek isterim. Yarın benim evi‐ me gel, havuza gireriz”.
Ermenek Mutlu Sonlu Masöz
Şaşkın ve huzursuzum. Görüşmemiz, birkaç saat öncesine kadar tahmin bile edemeyeceğim kadar tatsızdı. Başka yazlık evler ve renk renk, bakımlı binlerce çiçeğin ekili olduğu bir bahçe ile çevrilmiş çok güzel bir ev. Güneşin altında havuz masmavi ışıldıyordu ve su davetkârdı. Ne yazık ki tam da bugün regl oldum ve havuza giremeyeceğim. Salkımsöğüdün altında, elimde buzlu çay bardağıyla bambu masada oturmuş havuza girip çıkanları, dalanları ve şakalaşanlamış olurı izliyordum. Süre zaman gülümseyerek bana bakıyordu ben de mutlu mesut gülümseyerek karşılık veri‐ yordum. Sonrasında bir ara havuzun basamaklarından çıktığını, bana doğru gelirken, üstünden süzülen su damlacıkları ile pırıl pırıl parıldayan göğsünü, bir taraftan silkelenip etrafa su sıçratırken bir taraftan da eliyle ıslak saçlarını düzeltisini seyrettim.
“Eğlenemediğine üzüldüm,” dedi alaycı bir ses tonuyla. “mesele değil,” dedim. “Güneşleniyorum”. Hiçbir şey söylemeden, bir eliyle bardağımı alıp masanın üzerine koyarken öteki eliyle elimi tutup beni yerimden kal‐ dırdı. “Nereye gidiyoruz?” dedim gülerek ve birazcık endişeyle. Yanıtlamadı. Beş on basamak çıkarak ulaştığımız bir kapının önündeki paspası kaldırdı, altındaki anahtarı aldı; işini bilen pırıltılı gözleri ile bana bakarak anahtarı deliğine soktu.