Ermenek Mutlu Son
Ermenek Mutlu Son
Ermenek Mutlu Son
Orada sedire yatırmış, içtenlikle
iddia ettiğine göre türlü yollarla yeniden kendime getirmeye
uğraşmıştı. Ta ki, söylediğine bakılırsa, korumasızca önüne oluşturulan
gövdemin çeşitli kısımlarını görüp dokundukça tüm iradesinin
ötesinde alevleninceye dek, denemelerini sürdürmüştü. O
süre arzusunu daha fazla denetleyememişti ve artık bu
baygınlığın yalandan olduğuna ilişkin ilk düşüncesinin Ermenek Mutlu Son
doğruluğundan pek de kesin değildi. İlk sezgileri onu
yeterince baştan çıkarmıştı ve bunu yapmamak iradesinin
gücü haricinde kalmıştı. Beni yalnızca kapıyı sürgülemeye
gitmek için bir tek bırakıp daha da artmış açlığıyla avına geri
dönmüş, hala baygın olduğumu görünce, ne yapmak üzere
bulunduğunu hissedemeyecek kadar cansız olan beni dilediğince
yerleştirmeye kalkmıştı. Bana verdiği acı, artık yasını
tutmadığım bir zafere tanıklık etmem için tam süreında
uyandırmıştı beni. Pişman değildim çünkü o mevzuştukça
sesinin ezgisi kulaklarıma öyle tatlı geliyor, bu şekilde yeni ve
Ermenek Mutlu Son
ilginç bir nesnenin hissedilir yakınlığı içime öyle güçlüişliyordu ki, olayları yeni bir açıdan algılamaya başladıkça
geçmişte kalan kaybın tüm izleri silinip gidiyordu. Genç
çocuk, yumuşayan bakışlarımda bu sulhmanın belirtilerini
derhal sezdi ve alev ateş bir öpücükle dudaklarını, dudaklarıma
bastırdı. Bu öpüşün önce yüreğime, ordan da yeni keşfedilen
Venüs varlığıma taşındığını hissettim. Aslabir isteğini geri
çevirmeyeceğim bir sevgiyle eriyiverdim. Bana verdiği acıları Ermenek Mutlu Son
avutmaya ve gelecek zevklerin umutlarını sezdirmek için
okşayışlarında, tüm ustalığını sergiliyordu. Utangaçlığım
gözlerimi onun gözlerinden kaçırmaya çalışsa ve onları
reddetse de, o afacan oyuncak bir an gözüme ilişti.
Karşılaştırmalı bir gözlemini yapmak için anca kısa sürelerle
Orada sedire yatırmış, içtenlikle
iddia ettiğine göre türlü yollarla yeniden kendime getirmeye
uğraşmıştı. Ta ki, söylediğine bakılırsa, korumasızca önüne oluşturulan
gövdemin çeşitli kısımlarını görüp dokundukça tüm iradesinin
ötesinde alevleninceye dek, denemelerini sürdürmüştü. O
süre arzusunu daha fazla denetleyememişti ve artık bu
baygınlığın yalandan olduğuna ilişkin ilk düşüncesinin
doğruluğundan pek de kesin değildi. İlk sezgileri onu
yeterince baştan çıkarmıştı ve bunu yapmamak iradesinin
gücü haricinde kalmıştı. Beni yalnızca kapıyı sürgülemeye
gitmek için bir tek bırakıp daha da artmış açlığıyla avına geri
dönmüş, hala baygın olduğumu görünce, ne yapmak üzere
bulunduğunu hissedemeyecek kadar cansız olan beni dilediğince
yerleştirmeye kalkmıştı.